Ayasofya kapatılıyor iddiası son günlerde çok fazla konuşulmaya başlanmıştı. Özellikle camii olarak hizmet vermeyeceği söylenmişti. Bu iddiaları sizler için araştırdık. İşte Ayasofya tadilata mı giriyor? Ayasofya Camii ibadete açık mı? Gibi soruların cevaplarına haberimiz içerisinde ulaşabilirsiniz.

Ayasofya tadilata mı giriyor? Ayasofya Camii ibadete açık mı?

Ayasofya'da büyük Marmara depremi sonucu minarelerin yıkılması bekleniyordu. Bakanlık, Ayasofya’da 50 yıl sürecek çalışma başlattı ve bir bilim kurulu kurdu. Cami, tadilat çalışmaları sırasında ziyaretçilerine ve ibadetçilere açık kalacak. 

Prof. Dr. Zeynep Ahunbay, ‘İstanbul’un tarihi ve kültürel mirası için Ayasofya’nın restorasyonu devam edecek. Bin 500 yıl boyunca yapılmış olan bu eserlerin kısımlarını korumak ve yenilemek için çalışmalar başlatılacak. İlk olarak Topkapı Sarayı’na yakın olan kuzey doğu minaresi de bu çalışmalara dahil edilecek’ dedi.

2014 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından yürütülen bir çalışmada, Ayasofya’nın 4 minaresinin de 7 üzerinde depremde büyük hasar alacağı belirlenmişti.

Ayasofya 

Ayasofya, İstanbul’da bulunan bir cami ve eski bazilika, katedral ve müzedir. Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından 532-537 yılları arasında İstanbul’un tarihi merkezine inşa edilmiştir. 1453 yılında Osmanlılar tarafından fethedilen İstanbul’da II. Mehmed tarafından camiye dönüştürülmüştür.

Mustafa Kemal Atatürk tarafından 1934 yılında Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile müzeye dönüştürülmüş ve 1935’ten 2020’ye kadar müze olarak çalışmaya devam etmiştir. 2020 yılında ise müze statüsü iptal edilerek cami statüsü alınmıştır.

Ayasofya, kubbeli bazilika tipinde mimari bakımdan merkezî planına uygun olarak inşa edilmiştir. Kubbe geçişi ve taşıyıcı sistem özellikleriyle mimarlık tarihinde önemli bir dönüm noktasına sahiptir. Hristiyanlar için hem sembolik hem de eksen olma anlamının yanında, turistik ve ruhsal bir çekim merkezi olarak da görülür.

Ayasofya adındaki “Aya” sözcüğü “kutsal” anlamına gelir. “Sofya” sözcüğü ise Grekçede “bilgelik” anlamındaki sophos sözcüğünden gelir. Dolayısıyla “Aya Sofya” adı, Nasıralı İsa’ya atfen “Kutsal Bilgelik” ya da “İlahî Bilgelik” anlamına gelir. Hristiyan ilahiyatında Tanrı’nın üç niteliğinden biri olan Ayasofya, Miletli İsidoros ve Trallesli Antemius’un yönettiği inşaatında yaklaşık 10.000 işçinin çalıştığı ve İmparator I. Jüstinyen’in bu iş için büyük bir servet harcadığı belirtilir. Bu çok eski binanın bir özelliği, yapımında kullanılan bazı sütun, kapı ve taşların binadan daha eski yapı ve tapınaklardan getirilmiş olmasıdır.

Ayasofya, Bizans İmparatorluğu döneminde çok değerli bir “kutsal emanetler” kaynağıydı. Bu emanetlerden biri de 15 metre yüksekliğindeki gümüş ikonostasis idi. Ayasofya, Konstantinopolis Patriği’nin kilisesi ve Doğu Ortodoks Kilisesi’nin 1000 yıl boyunca merkezi olan önemli bir yapıydı. Ancak 1054 yılında Papa IX. Leo, Ayasofyayı Papa I. Mihail’in kilisesine aforoz etti. Bu olay, Hristiyanlık tarihindeki en büyük olaylardan biri olan Doğu ve Batı kiliselerinin ayrılmasının başlangıcı oldu.

1453 yılında Ayasofya, Osmanlı padişahı II. Mehmed tarafından camiye dönüştürüldü. Mozaiklerinden insan figürleri içerenlerin tahrip edilmesi (veya bırakılması) yapıldı ve sadece ince bir sıvayla kaplanmaya başlandı. Yalnızca gün ışığına açık olan mozaikler, bu sayede doğal ve yapay tahribattan kurtulmuştu. Cami, müzeye dönüştürülürken sıvaların bir kısmının çıkartılması ve mozaiklerin yeniden gün ışığına açık olması yapıldı.

Günümüzde görülen Ayasofya binası, aslında aynı yere üçüncü kez inşa edilen kilise olduğundan “Üçüncü Ayasofya” olarak da bilinir. İlk iki kilise isyanlar sırasında yıkılmıştır. Döneminin en büyük kubbesi olan Ayasofya’nın merkezî kubbesi, Bizans döneminde bir kez (7 Mayıs 558 tarihinde) çökmüş, Osmanlı başmimarı Mimar Sinan’ın binaya payandalarından sonra de hiç çökmemiştir.