Otizm tedavisinin temelini çocuğun ihtiyaçlarına göre özelleştirilmiş eğitimin oluşturduğunu belirten Çocuk Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Tuğçe Aksu Uzunhan, otizm semptomlarının eğitimle ve uygun desteklerle azalabileceğini söyledi. Erken başlanan tedavilerin çocuklara iyi bir başlangıç yapma şansı yanında tam potansiyellerine de ulaşma şansı verdiğini kaydeden Doç. Dr. Uzunhan, çocuğun ne kadar erken yardım alırsa öğrenme ve ilerleme şansının da o kadar büyük olduğunu vurguladı.

İstanbul Atlas Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalından Çocuk Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Tuğçe Aksu Uzunhan, 2 Nisan Otizm Farkındalık Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada ailelere tavsiyelerde bulundu. Kişiye özel eğitimin önemine işaret eden Doç. Dr. Uzunhan, “Eğitimle zihinsel, iletişimsel, adaptif ve sosyal becerilerde iyileşmeler, agresyon, hiperaktivite ve öfke gibi davranışsal sorunlarda azalmalar beklenmektedir” açıklamasında bulundu.

Özelleştirilmiş eğitim tedavinin temelini oluşturuyor

Otizmde çocuğun ihtiyaçlarına göre özelleştirilmiş eğitimin önemini vurgulayan Doç. Dr. Tuğçe Aksu Uzunhan, “Otizm spektrum bozukluğu bildiğiniz üzere sosyal iletişim/etkileşimde kısıtlılıklar ve tekrarlayıcı, sınırlı davranış, ilgi alanları, aktivitelerle kendini gösteren biyolojik temelli nörogelişimsel bir bozukluktur. Otizmin tedavisinin temelini, çocuğun ihtiyaçlarına göre özelleştirilmiş eğitim oluşturmaktadır. Ayrıca altta yatabilecek genetik, metabolik, beyin yapısı ile ilgili durumlar açısından da değerlendirmek gereklidir” dedi.

Eğitim ve uygun desteklerle semptomlar azalabilir

Otizm semptomlarının eğitim ve uygun desteklerle kesinlikle azaltılabileceğini belirten Doç. Dr. Tuğçe Aksu Uzunhan, “Eğitime yani tedaviye başlamak için hiçbir zaman bir tanı beklenmemelidir. Sadece nörogelişimsel gecikmenin olması eğitime başlamak için yeterlidir. Otizm semptomları eğitimle ve uygun desteklerle kesinlikle azalabilir. Yeterli süre ve farklı ihtiyaçları hedefleyen erken eğitim ile pek çok belirtinin kaybolması mümkün olabilir. Yani ileriki yaşlarda otizm tanı kriterlerini artık doldurmayacakları için otizm tanısının kalkması mümkündür. Ailelere de hekimler ve eğitimcilerin yanı sıra çok büyük görev düşmektedir. Aslında çocuğu en iyi tanıyan anne baba eğitim sürecine aktif katılmalıdır. Bizlere düşen görev de aileleri doğru yönlendirmek, bildiklerimizi aktarmak, çocuğun bedensel ve ruhsal sağlığı için bilimsel veriler ışığında çabalamaktır” şeklinde konuştu.

Erken tedavi tam potansiyele ulaşma şansı veriyor

Otizmde erken tedavi ve erken müdahalenin uzun vadede semptomlar ve beceriler üzerinde daha olumlu etkileri olduğunun yapılan çalışmalarda gösterildiğini ifade eden Doç. Dr. Tuğçe Aksu Uzunhan, şunları söyledi:

“Çünkü erken çocukluk çağında beyin halen gelişmektedir, yani daha büyük yaşlara göre yeniden şekillenme becerisi, yani plastisitesi yüksektir. Bu plastisiteden dolayı erken dönemde başlanan tedavilerin uzun vadede etkili olma ihtimali daha yüksektir. Erken başlanan tedaviler çocuklara iyi bir başlangıç yapma şansı yanında tam potansiyellerine de ulaşma şansı verir. Ne kadar erken bir çocuk yardım alırsa, öğrenme ve ilerleme şansı da o kadar büyük olur. Bir araştırmada otizm tanısı kalkan çocukların ortak özelliklerinden birinin küçük yaşlarda tanı ve tedaviye başlamaları olduğu belirlenmiştir. Diğerleri daha yüksek IQ ve daha iyi dil/motor becerilerdir.”

Eğitim becerilerde iyileşmeyi sağlıyor

Otizmli bireylerde eğitimin günlük yaşam aktiviteleri ile etkileşen otizm belirtilerini azaltmayı ve yaşam kalitesini arttırmayı hedeflediğini belirten Doç. Dr. Tuğçe Aksu Uzunhan, “Her otizmli birey birbirinden farklıdır. Bu da tedavi planının farklı olması anlamına gelir. Bireyin ihtiyaçlarına göre bir eğitim planı oluşturmalıdır. Eğitimle birlikte zihinsel, iletişimsel, adaptif ve sosyal becerilerde iyileşmeler, agresyon, hiperaktivite ve öfke gibi davranışsal sorunlarda azalmalar beklenmektedir” dedi.

Erken çocukluk döneminde yoğun eğitimin katkısı büyük

Otizmli çocukların eğitiminde dikkat edilmesi gereken noktalara da işaret eden Doç. Dr. Tuğçe Aksu Uzunhan, “Otizmli çocukların her biri farklı özellikler göstermektedir. Bu nedenle bireysel özelliklere göre şekillendirilmiş eğitim önemlidir. ABA, duyu bütünleme, ergoterapi, oyun terapisi gibi farklı eğitim yöntemleri çocuk için ihtiyaçlara göre bir arada ya da ardışık kullanılabilir. Plastisitenin olduğu erken çocukluk döneminde yoğun eğitim fırsatı kaçırılmamalıdır. Eğitmenlerle yoğun eğitim alma şansı olmayan çocuklar için evde eğitim programlarını aileler kendileri de uygulayabilirler. Otizme eşlik edebilecek dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu, dürtüsellik, kaygı, depresyon gibi sorunların da uygun şekilde tedavisi eğitimin verimini arttıracaktır” şeklinde konuştu.

Erken eğitimle iyi sonuçlar alınması mümkündür

Nörogelişimsel olarak gecikmesi bulunan her çocuğun, nörolojik değerlendirmeden sonra bir tanı beklenmeden uygun eğitime başlaması gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Tuğçe Aksu Uzunhan, “Erken eğitimin daha iyi sonuçlar verdiği bilinmektedir. Çocuğa yaklaşımda otizme neden olabilecek genetik, metabolik, beyin yapısı ile ilgili durumlar olup olmadığı muayene ve uygun testlerle değerlendirilir. İlaçla tedavi edilebilir bir durum tespit edilmesi ihtimali kaçırılmamalıdır. Otizme en doğru yaklaşım çok yönlü, farklı disiplinleri dahil eden multidisipliner yaklaşımdır. Çocuk nöroloğu, çocuk psikiyatristi, çocuk metabolizma uzmanı, tıbbi genetik uzmanı ve en önemlisi eğitimciler çocuğun yararı için bir arada çalışmalıdır” tavsiyesinde bulundu.

Ebeveynler çocuklarının ilk eğitimcisidir

Ebeveynlerin çocuklarının nörolojik gelişimi ile ilgili kendilerinin veya takip eden hekimlerin şüpheleri olması durumunda otizmle ilgilenen uzmanlardan destek almalarının gerekli olduğunu söyleyen Doç. Dr. Tuğçe Aksu Uzunhan sözlerine son olarak şunları ekledi:

“Erken tedaviye başlanması ciddi fark oluşturacaktır. Ailenin tüm bu eğitimsel ve tıbbi sürecin içinde olması, koordine etmesi kritiktir. Çünkü çocuğunu en iyi anne ve baba tanır. Otizmde evde eğitim programları ile ilgili kitaplar bulunmaktadır. Bazı aileler bu eğitim kitaplarından yararlanarak ek olarak çocuklara katkı sağlayabilir. Ebeveynlerin çocuklarının ilk eğitimcisi olduğu unutulmamalıdır. Otizm şüphesi veya kesin tanısı durumunda ailelerde ortaya çıkan üzüntünün ilk evresi inkardır. Sonrasında öfke, pazarlık, depresyon ve kabul gelir. İnkar evresi zaman zaman çocuklarımızın eğitimini geciktirebilmektedir. Bu durumdaki ailelerin de ruhsal olarak desteklenmesi önemlidir”.