Futbol, Türkiye'de açık ara en sevilen ve izlenen spor. Hatta öyle ki bizim için futbol spordan da daha anlamlı bir durumda. Sokakta arkadaşlar futbol konuşurken neredeyse kavga edecek seviyeye çıkıyorlar.

Bu durum maalesef sadece taraftarlar arasında değişmiyor. Kulüp başkanları dahi birbirine değişik hitaplarda bulunuyor. Şüphesiz ki bunun en büyük nedeni taraftarlara şirin görünmek.

Sarıgöl Gençlerbirliği Belediyespor Nereye Gidiyor? Sarıgöl Gençlerbirliği Belediyespor Nereye Gidiyor?

Taraftarlar puan kaybedilen bir maç sonrasında yöneticiler nasıl açıklama yapacak diye düşünüyor. Açıklama yapılmadığında ise neden sessiz kalıyorsunuz gibi tepkiler gösteriyor. Hal böyle olunca kötü giden her maç sonrası bir yönetici çıkıp önce hakeme, sonra federasyona en son olarakta rakibine sallayıp taraftarların gazını alıyor.

Peki, bu bize ne kazandırıyor. Cevap, büyük bir hiç. Fenerbahçe ve Galatasaray 2 yıldır ligde neredeyse hiç puan kaybetmiyor. Peki, ya Avrupa? İşte orası çok büyük bir hayal kırıklığı. Ajaxları, Bilbaoları zaten geçiyorum, onlar bizim önümüzde ama, kadro değeri neredeyse bizim takımlarımızın 10'da biri olan RFS'ler, Dinamo Kievler. Bu takımları dahi yenemiyoruz.

Kendimizi Avrupa devi ilan edip Sparta Praglara ve Olimpiakosları elenip geri geliyoruz. Belki saha dışında konuşmak yerine biraz daha saha içine odaklanmak lazım.
Belki 32-33 yaşında Talisca ve Morataları getirmek yerine Sacha Boey ve Ferdi Kadıoğlularına yatırım yapmak lazım. En önemlisi de az konuşup çok çalışmak lazım.

Muhabir: Abdullah Akar