Eyüpsultan’da İstanbul Müteahhit ve İş İnsanları Derneği (İMİDER) tarafından düzenlenen "İstanbul’da Deprem ve Kentsel Dönüşüm" konulu panel, önemli isimlerin katılımıyla gerçekleşti.
Panelde, Bilim Akademisi Üyesi, Yer Bilimci ve Deprem Uzmanı Prof. Dr. Naci Görür, Eyüpsultan Belediye Başkanı Dr. Mithat Bülent Özmen, Kiptaş Genel Müdürü Ali Kurt ve birçok siyasi parti temsilcisi, meclis üyesi, sivil toplum örgütü temsilcisi, muhtarlar ve inşaat sektörü temsilcileri bir araya geldi.
Prof. Dr. Naci Görür'den Uyarılar
Prof. Dr. Naci Görür, panelde yaptığı konuşmada İstanbul ve Marmara Bölgesi'nin deprem riskine dikkat çekti. Marmara Denizi'ndeki fay sisteminin ciddi bir risk oluşturduğunu belirten Görür, özellikle Marmara Bölgesi'nde 7.5 şiddetinde bir depremin öngörüldüğünü ifade etti. Fay hattının 1766 yılında gerçekleşen büyük depremin üzerinden 250 yıl geçtiğini ve bu sürenin sona erdiğini vurgulayan Görür, "İstanbul'u depreme hazırlayın" çağrısında bulundu.
Deprem Dirençli Yerleşim Alanlarına İhtiyaç
Görür, Türkiye'nin deprem gerçeğini kabul ederek depreme dayanıklı yapılar ve yerleşim alanları inşa edilmesi gerektiğini vurguladı. Fay araştırmalarının önemine değinen Görür, üniversitelerin bu konuda aktif rol alması gerektiğini belirtti. Türkiye'nin her tarafının canlı faylarla örüldüğünü söyleyen Görür, "Fayları ve depremi bırakalım. Bir kabul yapalım. ’Benim ülkem deprem ülkesi’ diyelim. Madem öyle, deprem dirençli yerleşim alanları yapalım. Bu işi kökten çözelim." ifadelerini kullandı.
Eyüpsultan'ın Güney Alanlarına Dikkat
Eyüpsultan'ın güney alanlarının özellikle deprem açısından önemli olduğunu belirten Görür, bu bölgelerin dikkatle incelenmesi gerektiğini vurguladı. Ekonomik açıdan da Marmara Bölgesi'nin önemine değinen Görür, afet yönetiminin ekonomik etkilerini de dile getirdi.
Panelde yapılan konuşmalar, İstanbul ve çevresindeki deprem riskine karşı alınması gereken önlemlerin önemini bir kez daha ortaya koydu. Prof. Dr. Naci Görür'ün vurguladığı gibi, depreme hazırlıklı olmak için fay araştırmalarının yanı sıra deprem dirençli yapıların ve yerleşim alanlarının inşası büyük önem taşıyor. Türkiye'nin deprem gerçeğiyle yüzleşerek, bilimsel verilere dayalı olarak hareket etmesi gerekiyor.
