Ordu şehri Karadeniz Bölgesinde yer alan güzel bir şehrimiz olarak dikkat çekmektedir. Ordu hakkında yurttaşlar çok fazla soru soruyorlar. İşte o sorulardan olan Ordu'nun en temiz havası olan ilçesi hangisi? Gibi soruların cevaplarına haberimiz içerisinde ulaşabilirsiniz.

Ordu'nun en temiz havası olan ilçesi hangisi?

Ordu ili topraklarında bilinen ilk yerleşmelerin tarihi, MÖ 7. yüzyıla kadar uzanmaktadır. İl merkezinde bilinen ilk yerleşme yeri, Kirazlimanı Mezarlığı yanındaki Bozukkale (Kotyora)dır. MÖ 4. yüzyılda İran taraflarından savaştan dönerken Kotyora'ya uğrayan Yunanlı komutan Ksenophon, burada yerleşik bir kavimle karşılaştıklarını ve 45 gün kaldıktan sonra yollarına devam ettiklerini belirtir.

Kotyora, küçük bir koloniydi. MÖ 2. yüzyılda Pontus Kralı I. Farnak zamanında boşaltılarak halkı Giresun'a nakledilmiştir. Ordu'nun içinde bulunduğu Orta ve Doğu Karadeniz Bölgesi, MÖ 675'lerden itibaren sırayla Kimmerler, Miletliler, Persler, Makedonyalı İskender ve komutanları tarafından yönetilmiştir. Bundan sonra yöreye, yaklaşık 3,5 asır yaşayan Pontus Devleti (MÖ 280-MS 63) hakim olmuştur. Bu devleti Roma İmparatorluğu ortadan kaldırmıştır.

Orta ve Doğu Karadeniz bölgesi, tarih boyunca çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. Bölgede yaşayan Türklerin tarihi ise oldukça eskilere dayanmaktadır.

Günümüzde Ordu ilinin adı, Grekçe'de "dağ eteği" anlamına gelen "Kotyora" kelimesinden gelmektedir. Ancak bazı tarihçiler, bu ismin aslının "Kut Yöresi" olduğunu, bölgede yaşayan Kut Türklerinden geldiğini iddia etmektedir. Bu iddiaya göre, "Kotyora" kelimesi, zamanla "Küt" kelimesine dönüşmüş ve sonra da "Ordu" olarak değiştirilmiştir.

Ordu'nun en temiz havası olan ilçesi hangisi Ordu

Prof. Dr. Necati Demir, makalelerinde Bolaman isminin de "Pontpolemenyum"dan değil, "Balaban Türkleri"nden geldiğini belirtmektedir. Bolaman, Ordu'nun bir ilçesidir. Ordu yöresinde yaşayan Türklerden biri de Halipler'dir. Halipler, madencilikte ileri gitmiş ve Ordu topraklarında demir madeni başta olmak üzere bazı madenleri işlemişlerdir.

Yunan tarihçisi Ksenophon, MÖ 400 yılında Orta ve Doğu Karadeniz bölgesinde (tabii Ordu topraklarında da) Kolhlar, Driller, Mossinoikler, Halipler ve Tibarenler gibi Yunan asıllı olmayan kavimlerin yaşadığını yazmaktadır.

Fatsa, Karadeniz Bölgesi'nin Ordu ilinde bulunan bir ilçedir. Tarihi çok eskilere dayanan Fatsa, zengin bir kültürel ve doğal mirasa sahiptir. Fatsa'nın en önemli tarihi yerlerinden biri, ilçe merkezinde bulunan Cıngırt Arkeolojik Yerleşkesi'dir.

M.Ö. 1. yüzyılda Pontus Kralı Mithridates Eupator tarafından inşa edilen Cıngırt, kralın cariyelerinin mesire yeri olarak kullanılmıştır. Yerleşkede, tapınak, hamam, tiyatro ve saray gibi birçok tarihi yapı bulunmaktadır.

Fatsa'nın bir diğer önemli tarihi yeri ise Perşembe ilçesi sınırları içinde bulunan Yason Burnu'dur. Dünyaca ünlü Argonot Efsanesi'nde adı geçen Yason Burnu, çok eski zamanlardan beri insan yerleşimine sahne olmuştur. Burnun tepesinde bulunan Yason Anıtı, Argonotların Truva Savaşı'ndan dönerken uğradıkları bu bölgedeki maceralarını anlatmaktadır.

İl merkezine 13 km uzaklıkta bulunan Kurul Kaya Yerleşkesi de Fatsa'nın önemli tarihi yerlerinden biridir. M.Ö. 2. yüzyılda inşa edilen Kurul Kaya, bir kale ve yerleşim yeri olarak kullanılmıştır. Yerleşkede, kale surları, sarnıç, kaya mezarları ve kaya oyma heykeller gibi birçok tarihi yapı bulunmaktadır.

Ordu'nun tarihi, antik çağlara kadar uzanır. Gölköy Kalesi, Pers Kralı Dara tarafından MÖ 5. yüzyılda yaptırılmıştır. Çambaşı Yaylası da, MÖ çağlarda insanların madencilik yaptığına dair izler taşımaktadır. Ulubey Çubuklu, Mesudiye Meletios ve Ünye Kalesi gibi tarihi kaleler, 2.500 yıl öncelerinden kalmadır.

Bu gibi yerleşmelerin onlarcasının bulunduğu Ordu toprakları, eski çağlardan beri insan yerleşmesine ev sahipliği yapmaktadır. Türkler Ordu'ya gelmeden önce (14. yüzyıl), yörede Roma ve daha sonra da Trabzon Rum Devleti (1204-1461) hâkimiyet kurmuştur.

Türklerin Ordu’ya Yerleşmeleri, Oğuzların Çepni kolu, 11. yüzyılın başlarında Anadolu'ya girdi. Bu göç dalgasının bir parçası olan Çepni Türkleri, 1105 yılında Danişmendoğlu Beyi Emir Danişmend Gazi komutasında Ordu topraklarına girdiler.

Aybastı Perşembe Yaylası'nda Trabzon Devleti ile karşılaşan Çepni Türkleri, sayıca çok üstün olan düşman ordusuna karşı yiğitçe mücadele ettiler. Ancak, bu savaşta ağır kayıplar veren Çepni Türkleri, çekilmek zorunda kaldılar.

Yaralı olarak kurtulan Danişmend Gazi, Danişmendli Beyliğinin başkenti Niksar'a götürüldü ve bir süre sonra vefat etti. Türbesi Niksar'dadır.

Ordu'nun Fethi Ordu, Trabzon Rum İmparatorluğu'nun hâkimiyetindeyken, 14. yüzyılın sonlarında Hacı Emiroğulları Beyliği tarafından fethedilmiştir. Beyliğin en büyük beylerinden biri olan Süleyman Bey, 1396-97 yıllarında Giresun'u fethederek bölgedeki Türkmen boylarının yerleşmesine öncülük etmiştir. Bu boylar arasında Çepni, Döğer, Eymir, Karkın, Alan-Yutlu, Bayındır ve İğdir gibi Oğuz boyları bulunmaktadır.

Ordu'nun fethi, Türklerin Karadeniz Bölgesi'ndeki hâkimiyetinin genişlemesinde önemli bir rol oynamıştır. Süleyman Bey'in Giresun ve Ordu'yu fethetmesi, bölgedeki Türkmen boylarının sayısını artırarak, bölgedeki Türk kültürünün ve kimliğinin güçlenmesine katkı sağlamıştır.

Orta Karadeniz bölgesinde 1270'li yıllarda kurulan Hacı Emiroğlu Beyliği, bölgedeki Türk varlığının önemli bir parçasıydı. Beyliğin başkenti, günümüzde Mesudiye ilçesine bağlı Kaleyköy'de bulunuyordu. Burada, Hacı Emiroğulları tarafından yaptırılan ve artık harabeye dönmüş bir kale ve kalenin yakınında da büyük bir tarihi mezarlık yer almaktadır. Bu mezarlıktaki üç adet kümbetin Hacı Emir Beylerine ait olduğu sanılmaktadır.

Beylik, 1300'lü yılların başında Ordu merkeze 4 kilometre uzaklıktaki Ulubey yolu üzerinde bulunan Eskipazar'a taşınmıştır. Bu taşınma, beyliğin bölgedeki hakimiyetini güçlendirmek ve Karadeniz kıyısındaki ticaret yollarını kontrol altına almak için yapılmış olabilir. Eskipazar, beyliğin yeni başkenti olarak önemli bir rol oynamıştır. Burada, beyliğin idari ve askeri binaları inşa edilmiş ve beyliğin merkezi bir yönetim merkezi haline gelmiştir.

Eskipazar, Hacı Emir Beyliği tarafından küçük bir kasaba merkezi olarak kurulmuştur. Burada bulunan iki hamam ve bir cami ile tarihi mezarlık, tamamıyla Türklere aittir. Bir zamanlar burada hareketli bir pazar kurulduğu, isminden de anlaşılmaktadır.

19. yüzyılda, yörenin toprak ağaları arasında kan davaları başlamıştır. Bu kan davaları, bölgeyi tamamen kaosa sürüklemiştir. Osmanlı Padişahı, yörede asayişi sağlamak için Samsun'da bulunan askeri birliğin komutanı Osman Paşa'yı görevlendirmiştir. Osman Paşa, bölgedeki toprak ağalarını en şiddetli biçimde cezalandırarak, asayişi sağlamıştır.

Ancak, bu kan davaları, Eskipazar ve civarında yaşayan halkı çok etkilemiştir. Halk, bu kan davalarından bıkmış ve bölgeyi terk etmeye başlamıştır. Bir süre sonra, Eskipazar tamamen boş kalmıştır.

Ordu hakkında en çok sorulan sorulardan olan Ordu'nun en temiz havası olan ilçesi hangisi? Sorusunun cevabı olarak karşımıza Gülyalı ilçesi çıkıyor.

Gülyalı İlçesi

Gülyalı yöresinin tarihi coğrafyası, Ordu yöresi ve Orta ve Doğu Karadeniz yöresi ile iç içe geçmiş bir yapıya sahiptir. Bu nedenle, Gülyalı’nın tarihi coğrafyasını anlamak için öncelikle bölgenin genel coğrafi özelliklerini bilmek gerekir.

Karadeniz Bölgesi, Türkiye’nin en yağışlı ve engebeli bölgesidir. Bu özellikler, bölgenin tarihi coğrafyasını da şekillendirmiştir. Bölgede, dar bir kıyı şeridinden sonra nemli ormanlar ve yükselen engebeli bir arazi yapısı görülür. Daha iç kesimlerde geniş yayla ve otlaklar bulunur.

Ordu yöresi, Karadeniz Bölgesinin Orta ve Doğu Karadeniz bölümlerinde yer alır. Bu bölge, engebeli bir arazi yapısına sahip olması nedeniyle, tarihi boyunca ulaşım ve ticaret açısından zorluklar yaşamıştır. Ancak, bölgenin verimli toprakları ve zengin doğal kaynakları, tarih boyunca insan yerleşimine olanak sağlamıştır.

Gülyalı, Ordu yöresinin en eski yerleşim yerlerinden biridir. Bölgede, Neolitik Çağ’dan başlayarak çeşitli dönemlere ait tarihi kalıntılar bulunmaktadır. Gülyalı, Orta Çağ’da Canik Beyliği’nin bir parçasıydı. 1461 yılında Osmanlı İmparatorluğu tarafından fethedildi.

Gülyalı’nın tarihi coğrafyası, bölgenin doğal ve beşeri özelliklerinin bir yansımasıdır. Bölgenin engebeli arazi yapısı, ulaşım ve ticareti zorlaştırmış, ancak verimli toprakları ve zengin doğal kaynakları, insan yerleşimine olanak sağlamıştır. Gülyalı, bölgenin tarihi boyunca önemli bir yerleşim yeri olmuştur.

Ordu'nun en temiz havası olan ilçesi hangisi Gülyalı

Ordu yöresinin coğrafi yapısı, doğudan batıya doğru akan ve denize dik oluşturduğu derin vadilerle şekillenmiştir. Bu vadiler, yerleşim için pek elverişli değildir. Gülyalı İlçesi, bu coğrafi yapının bir sonucu olarak kısıtlı bir yerleşim alanına sahiptir. Sahil kesiminde dar bir şerit halinde yer alan köy ve mezralar, tipik bir Doğu Karadeniz kıyı şeridi yerleşmesini yansıtır.

Doğu Karadeniz kıyılarında yoğun bir iskân ve kentleşme, 19. ve 20. yüzyılda gerçekleşmiştir. Bu gelişme, nüfus artışına ve son yüzyılın sosyal ve ekonomik gelişimine paralel olmuştur. Bundan önceki yerleşmeler, aynı yoğunlukta bir kıyı iskânı oluşturmamıştır.

Gülyalı yöresinde 14. yüzyıla kadar önemli bir yerleşim merkezi yoktur. 13. yüzyılın ikinci yarısından itibaren bölgedeki Hacıemiroğulları Beyliğinin örgütlemesiyle sahil kesimine doğru inmeye başlayan Türkmen boyları, bölgede yeni iskân yerleri kurarak bölgeyi canlandırmıştır.

Gülyalı ilçesi ve Ordu yöresinin tarihi coğrafyası, batıda Samsun'un Terme ilçesi, doğuda Giresun'un Bulancak ve Piraziz ilçeleri ile güneyde Kelkit Irmağı'nın çevrelediği geniş bir alanı kapsar. Bu bölge, tarih boyunca pek çok farklı kültürün ve idari örgütlenmenin etkisi altında kalmıştır.

Antik çağlardan itibaren farklı kolonilere ev sahipliği yapan bölge, Trabzon Rum İmparatorluğu hakimiyetinden sonra Türkmen gruplarının yerleşmesiyle Türkleşmiştir. Gülyalı, tarihi dönemdeki adıyla Ebulhayr, Hacıemiroğulları Beyliği döneminin ardından Osmanlı Devleti'ne bağlı olarak yüzyıllarca varlığını sürdürmüş bir yerleşim alanıdır.

Cumhuriyet döneminde, çevre nüfusunun artması ve yerleşim alanlarının genişlemesi ile birlikte, Gülyalı'da belediye kurulması ihtiyacı doğmuştur. 1971 yılında yapılan müracaatlar, belediyenin adı olan "Ebulhayr"ın Arapça olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir.

Bunun üzerine, adı "kıyı" anlamına gelen "yalı" ile "gül" kelimelerinin birleşmesi ile "Gülyalı" olarak değiştirilmiş ve tekrar yapılan müracaatlar üzerine, 29 Şubat 1972 tarihli ve 10645 sayılı kararname ile Alibey ve Eski Sayaca köylerinin birleşmesi ile Gülyalı Belediyesi kurulmuştur.

1987 yılında 3392 sayılı yasa ile Gülyalı, ilçe olmuştur. İlk kaymakam olarak 1 Ağustos 1988 tarihinde Mehmet Aydın göreve başlamış ve 2020 yılı itibarıyla görevini Burhanettin Yavaşi sürdürmektedir.